Zafer Partisi Sözcüsü Karamahmutoğlu, İsrail hükümetinin şimdiki Dışişleri Bakanı olan İsrael Katz'ın diplomatik nezaketin dışına çıkan, İsrail ile Türkiye'nin arasındaki ilişkiye yakışmayacak nezaketsiz bir ifade ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan çirkin, saldırgan ifadeler kullandığını belirterek "AK Parti hükümeti, bakanlıklarımız, yetkililer gereken cevabı vermişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak bu duruma biz de karşılığımızı vermek istiyoruz. Katz bilsin ki ne Türkiye Irak'tır ne de Türk Cumhurbaşkanı Bağdat'taki Saddam Hüseyin'dir." dedi.
Türkiye'nin ihracattan sonra ikinci büyük girdisinin turizm sektöründen elde edildiğini hatırlatan Karamahmutoğlu, "Bu yılda yine beklentilerimiz büyüktü. Ancak her yıl bir öncekine kıyasla sürekli artış eğiliminde olan hem giren turist sayısı hem de elde edilen gelir bakımından artış eğiliminde olan turizm sektöründe bu yıl büyük bir hayal kırıklığı yaşanıyor. Bu yalnızca ekonomik gelişmelerle, Türkiye'deki fiyatların, gıda fiyatlarının, konaklama fiyatlarının yüksekliğiyle açıklanabilir, izah edilebilir bir durum değil.
Fakat gariptir iç turizmde de aynı şekilde azalma gerilme var. Hatta öyle ki turizm bölgelerinden bize gelen haberlere göre yazlık sahibi vatandaşlarımız bile bu sezon yazlıklarına gidemediler. Belli ki ilave harcama yapmamak için yazlıklarına gidemediler.
Turizm sektörünü alıp ileriye götürmesi gereken aslında Turizm Bakanlığı'na haksızlık etmeyelim. Çalışmıyor değil, çalışıyor. Fakat Sayın Turizm Bakanımız, Türkiye turizmi için değil, kendi turizm işletmeleri için çalışıyor." açıklamasını yaptı.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a yapılan açılan davalar hakkında konuşan Karamahmutoğlu şu ifadelere yer verdi:
Türkiye'de sığınmacılar, kaçaklar, yasadışı kaçak nüfus, Türk toplumun, kamuoyunun ve hatta medyanın bilgisinden kaçırılırken, gizlenirken, saklanırken bu sayının hükümetin açıkladığından çok daha fazla olduğunu ve hatta Türkiye için tehlikeli boyutlara geldiğini, yarınlar için ise daha da tehlikeli olacağını gören ve bu tehlikeye karşı uyarmak için sesini yükseltmek, Türk halkını sarsarak kendine getirmek için akademisyen, bir siyaset insanı bulunduğu konforlu politik alanı terk ederek yani bir partide genel başkan yardımcısı hali hazırda milletvekili iken bu konforlu alanı terk ederek tek başına toplumun karşısına çıktı. Ümit Özdağ, bulmuş olduğu konforlu politik alanını terk ederek, sorumlu bir yurttaş olarak, kendi ifadesiyle “Atatürk çizgisinde bir Türk milliyetçisi” olmanın gereğini yerine getirerek tek başına çıktı ve gerçek sayıları rakamlara vermeye başladı. Bunun doğuracağı tehlikeleri, tehditleri anlatmaya başladı. Sürekli Özdağ aleyhine davalar açılmaktadır. Ümit Özdağ düştüğü zaman Zafer Partisi mi düşer? Ümit Özdağ düşmeyecek. Ümit Özdağ mahpus da olsa da düşmeyecek. Siyasi yasaklı hale gelse de düşmeyecek"
Hibya Haber Ajansı