İzmir’in Torbalı ilçesinde bir iş yerinde dün yaşanan patlamada 5 kişi öldü, 63 kişi de yaralandı. Patlama ilçedeki Barış Manço Caddesi’ni savaş alanına çevirdi. Patlamanın yaşandığı bölgede bu sabah hasar tespit çalışmalarına da başlandı.
Söze “Her ne kadar teknik tartışmalar olsa da aslında meydana gelen olay bir bomba patlamasıdır” diye başlayan Mataracı, “2 bar basıncın üzerinde bir basınçlı kap veya basınçlı borunun patlaması, içinde gaz olması durumunda çevreye bomba etkisi yapan bir yırtılmayla zarar veren bir olaydır. Bu açıdan baktığımızda evlerimizde bulunan tüpler, şehirlerin her yerine yayılmış olan basınçlı boru hatları hatta evimizde bulunan düdüklü tencereler bile gerekli kontroller yapılmadığı takdirde birer bomba özelliği taşımaktadır” ifadelerini kullandı.
1905 yılında Amerika’da bir ayakkabı fabrikasında yaşanan bir patlama sonucunda 58 kişi öldüğünü ve 117 kişinin de yaralandığını hatırlatan Mataracı, o günden beri Amerika’da ASME Standartları adı altında basınçlı kap ve kazan üretimi için standartlar belirlendiğini ve her yıl bu şartların geliştirilerek kullanımı zorunlu hale geldiğine dikkat çekti. Türkiye’nin ise Avrupa ülkelerinde kullanılan PED (Pressure Equipment Directive) yani basınçlı ekipmanlar yönetmeliğine göre basınçlı kap ve kazan üretimini zorunlu hale getirdiğini belirten Erhan Mataracı, “PED’e göre Amerikan veya Avrupa Standartlarına göre imalat yapılabilir, burada önemli olan konu basınçlı ekipman imalatı yapan bir firmanın seçilmiş olan bir standarda göre imalat yapması ve bu imalatların bağımsız kontrol kuruluşları tarafından sıkı şekilde kontrol edilmesidir” dedi.
İmalatta yapılacak bir kaynak hatası ölüm getirir
Gerekli kontrollerin atlanması durumunda ekipmanın imalatında oluşabilecek bir kaynak hatasının, bir malzeme hatasının insan ölümlerine kadar gidebilecek olan facialara sebep verebileceğinin altını çizen Mühendis Erhan Mataracı “İzmir’de yaşanan patlama bunun en somut ve üzücü örneklerinden birisi olarak tüm sanayimize kontrol konusunda örnek teşkil etmeli ve kalite kontrole verilen önemin artışına sebep olmalı ve bu konuda şartlar sıkılaştırılmalıdır” şeklinde konuştu.
‘Kontrol yapılmadan yapılıyormuş gibi gösterilmesi…’
Bazı kontrol firmalarının ticari rekabetten dolayı kontrollere gereken önemi vermemelerine rağmen ürünlere belgeler vermediğine vurgu yapan Erhan Mataracı, “Kontrollerin yapılmamasına rağmen yapılıyormuş gibi gösterilmesi, inisiyatifin üretici firmalara bırakılması sıklıkla karşılaşılan bir durum haline gelmiştir. Hatta bazı firmalar maliyetini kurtaramayacak şekilde ISO ve CE belgelerinin satışlarıyla ilgili kampanyalar düzenlemeye başladılar. Bu belgeler insanlarımızın kullanımına sunulan ve bomba özelliği taşıyabilecek ekipmanların güvenli olduğuna dair belgeler!” dedi.
‘Kalite kontrol bilincinin yerleşmesi gerekiyor’
Benzer tartışmaları depremler sonrasında da inşaatlarla ilgili yaşadığımızı belirten Mataracı şu ifadeleri kullandı:
“Esasen inşaatlarda kontrol aşamalarının atlanması veya gerekli kriterlere uygun yapılmaması veya basınçlı kap üretiminde kontrol şartlarına uyulmaması aynı zihniyetten kaynaklanmaktadır. Kalite kontrol bilincinin oturması ve her yere yayılması, bu bakış açısının tüm insanlarımıza kazandırılması görüldüğü gibi hayati önem taşımaktadır. Bu şekilde insanlarımızın can güvenliğini tehlikeye atılan uygulamalara karşın Avrupa Birliği Standartlarına uyum kapsamında ülkemiz gerekli önlemleri almış olmasına rağmen özel firmalar bu kuralları delerek imalatlar yapıyor ve kontrol kuruluşları bu imalatları belgelendiriyor. Bu konudaki şartların acilen sıkılaştırılması gerekiyor.”
Hibya Haber Ajansı